29 Kasım 2010 Pazartesi

Bin Jin ( Boş EV)

Yanında konuşabildiğim biri değil,birlikte susabildiğim birini istiyorum diyenler için güzel bir film.

26 Kasım 2010 Cuma

Vaşak

İsviçre Bern Üniversitesi'nde Evrim ve Ekoloji Enstitüsü öğrencisi Batur Avgan Toros dağlarında yaşadığına inanılan kedigillerden vaşağı  ilk kez 20 fotokapan sayesinde görüntülemiş.
 Buraya kadar güzel.
Ama görüntülediği yer ülkemiz olunca bende bir tedirginlik yarattı.Bu ülke insanının dinamikleri farklıdır.Düşünce yapısı farklıdır.
Mesela eminim bir çok avcı hafta sonu görüntülenen yerlerde vaşak avı planlıyordur.Nasıl görüntülenemezmiş?Pazar akşamı internette elinde tüfekler olan adamların vaşağın cansız bedeni ile pozlar dolaşabilir.
Yada şimdiden "Toros Dağlarında Piknik Yapanlar" derneğinin vaşak hayvanının görüntülenmesi piknik kültürümüzün sonudur konulu açıklaması ve yetkilileri duyarlı olmaya çağırması yakındır.

Veya Acun kadrolu yarışmacılarını Toros'lara helikopterle bırakıp ilk kim hayvanın resmini çekecek diye bir proğram formatı üzerinde bile çalışıyor olabilir.

Belkide emekli paşalar akşam canlı yayınlara bağlanıp tatbikatta gördükleri vaşakları ve ellerindeki siyah beyaz resimlerden bile bahsedebilir.

Ah be Batur,çek resmini git okuluna ,karışmasaydın keşke olaylara!

24 Kasım 2010 Çarşamba

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun



ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 92.4’Ü MEB’İN ÖĞRETMENLERE HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERDİĞİNİ DÜŞÜNMÜYOR

******ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 50.3’Ü ÖĞRETMEN OLDUĞU İÇİN PİŞMAN

ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 49’U SOSYAL FAALİYETTE BULUNAMIYOR

ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 68.8’İ SON BİR YIL İÇİNDE BANKADAN KREDİ ÇEKMİŞ
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 95.5’İ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN İTİBARININ AZALDIĞINI DÜŞÜNMEKTEDİR
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 79.7’SİNİN BANKA KREDİSİ BORCU VAR

ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 93’Ü KREDİ KARTI KULLANIYOR, YÜZDE 79.9’UNUN KREDİ KARTINA BORCU VAR

ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 42.1’İ ŞANS OYUNU OYNUYOR

****** Türk Eğitim-Sen'in 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı anket sonuçları.

Yukarıdaki tablo değişmediği sürece Cumhuriyetin 100. yılında hedeflenen başarılar gerçekleşemez.Tabi o başarıları Türk mühendisleri,Türk bilimadamları,Türk doktorları,Türk insanının gerçekleştirmesini istemiyorsak durum değişir.Artık üretmeli,üretmeli,üretmeliyiz. Ve bunun için ilk şart önce eğitim!


23 Kasım 2010 Salı

Bakara 216. Ayet

Bornova'da yaklaşık bir aydır metro çalışması var.Belediye sağı solu kazdı ve bazı yollar trafiğe kapatıldı.Bazı yerlerde de yollar ikiye bölündü.En çok da Bornova'yı Kemalpaşa bağlayan Ankara asfaltı bu işten nasibini aldı.Saatler süren kuyruklar,20 dakikalık yolu 1 saat'e çıkardı.İzmir'in o aceleci olmayan ,o kendine has naif duruşunu biraz yaraladı.Burası İstanbul'mu yahu?

Çalışmalardan biride Yeşil köşkün ordaki kavşakta sürüyor.Artık orası kavşak değil.Çünkü ikea tarafından geliş tamamen kapatılmış.Yeşil köşkün ordaki kavşak bana göre Basmane kavşağıyla birlikte İzmir'in en tehlikeli kavşağıydı.

Arabayla geçmeyi geçtim,yaya olarak bile yanına yaklaşmak adrenalin seviyesini artırıyordu.Bakarsınız inşaattan sonra düzeltirler.

Sabah inşaatın önünden geçerken,düzeltirlermi diye düşünürken aklıma Bakara Suresi 216. ayet geldi.


....olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey,sizin için hayırlıdır ve olur ki,sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir.Allah bilir de siz bilemezsiniz......

22 Kasım 2010 Pazartesi

15.Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nunda katılacağı 15.Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali için bilet temini ve festival programına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

New York ta beş Minare


Mahsun Kırmızıgül artık bu senaryo işini ya bırakmalı yada bir ekiple birlikte çalışmalı.Yönetmenliği kesinlikle senaristliğinden daha ilerde.Son filmindeki senaryodaki açık noktalar ve geveze replikler o kadar rahatsız edici ki girişteki baskın sahnesini bile gölgeliyor.

Bornova - Peterson Köşkü



İzmir Bornova merkez-küçükpark civarında yaşayanların en büyük şikayeti;binaların çok yakın olması ve yeşil alanın az olmasıdır.
Evet maalesef bornova öyle.Ama yinede bir pazar kitabınızı alıp okuyabileceğiniz yada kendinizi dinleyebilceğiniz yerler var.

Mesela büyükpark,haftasonu erken saatlerde çok uygun.Tabi öğleden sonraya doğru kalabalıklaşıyor ve gürültü artıyor.




Ama bir yer daha var.Genelde sessiz ve ticarileşmemiş.Yüzyıllık çamların gölgesinde şehrin içinde ama şehrin kalabalığının ve gürültüsünün dışında bir yer.Peterson köşkü.Köşkün arkasındaki bahçedeki banklara oturup kitabınızı okuyabilir kendinizi dinleyebilirsiniz.Konsantrenizi sadece çam ağaçlarında yuvası olan kuşların cıvıltısı bozar.

Güvercinin Gerdanlığı - Alamut'a Dönüş

Güzel bir roman.Bir batılının gözünden doğu.Oryantalist öğeler biraz rahatsız etse de yinede keyifle okunuyor.Zaten konunun kendisi ilginç.Ama benim gibi Fedailerin kalesi Alamut(Wladimir Bartol) tan aldığınız keyfi alma beklentisiyle okumayın.O hala fedailer hakkındaki en iyi roman!

Peynir Helvası



Çanakkale'nin peynir helvası isminde bir tatlısı var.Hakikaten güzel.Fırınlanmış olanı tavsiye ederim.Kimin ilk aklına geldiyse peyniri tatlıya sokmak helal olsun.Mükemmel bir lezzet!

Yollar , Bayram ve Nostalji

Tatil 9 gün olunca insanlarda bir gezme,dinlenme duygusu gelişti.Bende de tam tersi oldu.Herkes bir yere giderken bende evimde kitabımı okuyayım,dvd'mi izleyeyim istedim.Buna pazar gününe kadar dayanabildim.Evden artan baskılar sonucu Mersin'e gitmeye karar verdim.Bilet bulmalıydım.Herkes bulamayacağımı,bilet olmadığından falan bahsetti!
Bende tarifsiz bir rahatlık vardı.Bu rahatlık Bornova stadyumun ordaki otobüs yazahanelerinden gelen olumsuz cevaplar bile bozamadı.
Çünkü aklımda hep 2 yıl önce yaptığım Adana yolculuğu vardı.Yine bir bayramdı ve biletleri ev arkadaşım alacaktı.
- Aldın mı biletleri?
-Alacam yarın

bir hafta sonra  -Al artık biletleri
                        -Bugün alırım
                        -Kaldıysa alırsın! (sinirleniyorum)

iki hafta sonra   -Bilete baktın mı?
                        -Bilet kalmamış
                        -*!!%&^!**!! (çizgi roman okurları bunun anlamını bilir)
neyse efenim o bayram öncesi arafe günü eve gittim,baktım bizimki bavulunu topluyor.Bana da toplamamı ve Adanaya gitceğimizi söyler.
                         -Biletmi buldun?
                         -Bulmadım ama otagarda buluruz
                         -*!*!^+%&+!!!^**
Canım burnumda eşyalarımı topladım,Tam valizi kapatıyodum ki bizimki seslendi...
                         -Battaniyeyi de koy valize
                         -Ne yapcan battaniyeyi
                         -Sen koy!
                         -*!*!^+%&+!!!^**
gittik otagara,birileriyle konuştu ve 1 saat sonra arabanın kalkcağını söyledi.

                       
                         -Firma?Peron no ne?
                         -Firma adı yok,peronda yok 15 dakika önce bizi alcaklar ve  götürcekler
                         -Parayı verdin mi?
                         -*!*!^+%&+!!!^**

15 dakika sonra gençten bir çocuk geldi,bizi ve diğerlerini otogarın dışına götürdü.Belediye otobüs durağına eski model bir otobüs(Prenses) yanaştı.Ve bindik.Bir servis arabasıyla kış günü Adana'ya gidiyorduk.Ama gidiyorduk.


Otobüs Uşak civarında çok büyük bir gürültüyle patladı.Şöförün dediğine göre motoru yanmış ve 20 bin tl lik masraf varmış.Yol kenarında kaldıydık.Bizimki yine rahat.Tam boğacam.Yüzünde müzipçe bir gülümsemeyle battaniyeyi çıkar dedi!

Biz donmadık,ama saatlerce Uşak'tan gelecek otobüsü bekledik.Uşak'tan yine bir eski otobüs geldi.Otobüsün şöförü ısrarla otogara gideceğimizi sabaha kadar bekleyeceğimizi,kendisine böyle söylendiğini söylüyordu.Otobüsteki gençler böyle birşey olamayacağını otogara girmemesini ve direk Adana'ya yönelmesi için baskı yapmaya başladı.Şöför yarın bu arabanın Kapadokya'ya turist götüreceğini yeminlerle anlatsada 4-5 kişilik Adana'lı gençler dinlemedi.Ve o araba direk Adanaya dört saat gecikmeyle ve eğlenceyle vardı.

İşte benim aklımda o hikaye ben yine otogara gittim,otogor dışında belediye otobüs durağında yine eski bir otobüse bindim ve Mersin'e vardım tam zamanında.Çok sıkıcıydı.

Dönüş yolculuğu daha  sıkıcıydı.Son model araba,koltuklarda televizyon falan!

12 Kasım 2010 Cuma

Aman diyim gençler!

Gökay

Okan
 Bugün gazetelerde bir haber vardı.Milli takım teknik direktörü Hiddink Fenerbahce'de bir iki maçta şans bulan Gökay'ı ve Okan'ı çok beğeniyor ve takip ediyomuş.Doğru olabilir.Ama aman diyeyim gençler ,daha olmadınız.Sakın yürüyüşünüz değişmesin.Çalışmayı kesmeyin.Potansiyelleriniz artırın.Ve lütfen bana artık potansiyellerini geliştirerek her gün üzerine bir şey katan Türk futbolcusu örneğini verin.
Bu topraklarda futbolcu yetişiyor.Onda sorun yok.Sorun çıkan yıldız adaylarının baskıyı,şaşayı kaldıramayıp,yürüşünün değişip yitip gitmesidir.Tuncay olabileceğinin yarısı olmadı,bir Olcan vardı ,nerde şimdi? Büyük kaptan! Arda çıkışındaki ivmeyi hiç yakaladı mı?

İletişim çağındayız.Messi'nin yeni yeni forma bulup sonradan oyuna girmelerinide izledik,ve gelişimindeki fark alkışa değerdi.Christiana Ronoldo'nın Old Trafford'a ilk gelişinide biliyoruz,şimdi barnebeuda yaptıklarıda ortada.

Neyse aman diyeyim tekrar,artık meydandasınız.Çok vuran olcak ,inadına çalışmaya devam.Olabileceğiniz kadar olun ,eksik değil!

Christopher bir maruzatım var


Christopher'cım bak Haluk Bilginer'den bir joker olur sen bile şaşarsın.Bir değerlendir.İstediğin performansı alamaz isen zararını ben tanzim etcem.O kadar yani!

Kurban

****İbrahim başlangıçta hikayeyi yeniden anlatıp oğluna "burada seni ellerimle kurban edeceğim demek için ağzını açmadı. Sonunda, Allah'ın güvenine sığındı ve " İsmail rüyamda seni boğazlıyorum" dedi! Öylesine hızlı söylemişti ki bu kelimeleri kendisi bile işitmedi. Sonra sustu. Korkulu ve solgun, İsmail'in gözlerine bakmaya dayanamıyordu. İsmail babasının içinde bulunduğu durumu sezerek onu teselli etmeye çalıştı. "Baba itaatkar ol ve Allah'ın emrini yerine getirmek için tereddüte düşme. Beni de itaat edici olarak bulacaksın. Katlanabilirim ben " dedi. Allah Teala ders veriyordu. Bundan böyle Allah için insan kurban olarak kesilmeyecektir. İbrahim gibi, İsmail'ini seçip Mina'ya getirmelisin. Kimdir İsmail'in? Kendin bileceksin, başkalarının bilmelerine gerek yok. Karın olabilir, yeteneğin, işin cinsiyetin. gücün rütben Mevkin vs. olabilir. Hangisi olduğunu bilmiyorum, fakat senin İsmail İbrahim’in yanında ne kadar sevgiliyse senin yanında da o kadar sevgili olması gerekir!İsmail’in bazı göstergeleri, hürriyetini senden alan ve görevlerini yapmana engel olan her şey, seni eğlendiren gerçeği bilmen ve duymadan alıkoyan sorumluluğu kabul etmekten çok seni özür aramaya iten her şey ve yalnızca ileride desteğini almak için seni destekleyen her herkestir. Onu hayatında arayıp bulmalısın. Eğer Allah Teala’ya yaklaşmak istiyorsan, İsmail’ini Mina’da kurban etmelisin. İsmail yerine bir koyun kesmek kurbandır, fakat yalnızca kurban kesmek için, bir koyun kurban etmek kasaplıktır.


**** Hacc-Ali Şeriati

Hac esnasında Mina’da kurban kesen bir mümin eğer nefsinin kötü arzularını da boğazlamıyorsa kurban kesmiş sayılmaz
                                                                     Cüneyd-i Bağdadi                               

8 Kasım 2010 Pazartesi

Diğer Ahmet Kaya



Eşi Gülten Kaya 'nın  ağzından Ahmet Kaya***07.11.2010 Radikal'de yayınlanan röportajdan

Hep bağıran çağıran bir adam olarak bilinir. Mesela bilim-kurgu okumayı da izlemeyi çok severdi. Dürbünleri, teleskopları vardı, gökyüzüne bakardı; astrolojiyle ilgiliydi. Bir ara telsizler vardı, sabaha kadar konuşurdu. Ondan hevesini aldığında Commodore aldı, Amiga aldı. Bir oda dolusu oyunu vardı. Strateji oyunlarını severdi, bir ülke kuruyorsun, kalkındırıyorsun. Bana sorardı “Buğday mı satayım, onu mu alayım, militarizme ne kadar yatırayım” diye. Herkes emeğinin karşılığını alsın diye bakınca epey ülke batırdı. Batırdıkça tansiyonu yükselirdi. Uçak korkusu vardı, onu yenebilmek için uçuş simülasyon programları getirtti. Bayağı kokpitte uçağı kaldırıyor… Mümkün olduğunca karayoluyla gitti her yere. Bir istisna Küba’dır, o da ölürse sosyalist bir ülkeye giderken öldü desinler diye… Türkiye’de ilk internet kullanıcılarındandır. Chat odalarında genç çocuklarla sohbet ederdi. Sonra o çocukların hepsi toplanıp bize gelirlerdi. Bir dönem ağabeyim Yusuf Hayaloğlu’ndan heveslenip ahşap yontuya merak sardı. İnanılmaz aletler, atölye kurulacak kadar kompresörler falan aldı. Sonra daha yüksek üflüyor diye mangal yaparken kullandı onları. Her dönem oyuncakla rı oldu. Trenler, uzaktan kumandalı arabalar… Ben onunla geçirdiğim 15 yılda hiç sıkılmadım. Çok iyi yemek yapardı bir kere. Kimse iltifat etmese, kendi ederdi.

2 Kasım 2010 Salı

Eyşan


-- Şeytan : Eyşanı da yaratacaktında madem beni neden yarattın ?

1 Kasım 2010 Pazartesi

Alınmış :)



***Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden hangisi gelenek öncesi ahlak anlayışını kesin yansıtır?
A- Eğer camı kırdığımı itiraf etmeseydim tüm sınıf ceza alacaktı
B-  Kopya çekmedim çünkü yakalanırsam okuldan atılırım
C-  Hiçbir suç cezasız kalmamalıdır
D-  Elimden geleni yapmasaydım kendimi suçlu hissederdim
E- Adaletli olmak merhametli olmaktan önemlidir

***Tekrar edilen KPSS 2010 eğitim bilimleri sınavından bir soru.
cevap b şıkkı :)