14 Aralık 2011 Çarşamba

Yarım elma


Çevremde ki Apple çılgınlığı inanılmaz. Ne çıkarsa hepsi tutuyor.Hepsi trend oluyor. Tamam kabul ediyorum çok şık tasarımlar.Ama elden bırakmama, yemek yerken Iphone 'un bilmem ne uygulamasıyla bilmem ne yapma. Birisi birşey dediği zaman çocuğuna laf edilmiş anne gibi savunmalar.

Anlayamıyorum.Derken Çin'de bir genç Ipad almak için böbreğini sattığı haberini okudum nette.Yuh dedim.
Nedir bu karşı konulmaz içgüdü ?



Geçenlerde bir konferansa gittim.Carl Gustav JUNG hakkaındaydı.Psikolojinin babalarından biri.Jung hayatının 40 yılını arketipleri incelemeye ayırmış.Detaylara girmeyeceğim.Diyor ki insanlar hikayeyi bilsin bilmesin "kollektif bilinçaltında bulunan" bir öğe insana tanıdık gelir.


Bu arketiplerden biriside Adem'in elmayı çalması.ve yemesi.Çaldığı ağaçta bilgelik ağacı olarak düşünülürse uğruna cennetten kovulunulan "kıymetli" bir elma öğesinin ortak bilinçaltımızda bulunduğu gerçeği bazı şeyleri biraz anlamı sağladı. Ama biraz.

28 Kasım 2011 Pazartesi

12. İzmir Kısa Film Festivali


Festivale bir gün gidebildim.Cumartesi günü. Aslında amacım Pazar günü de gitmekti ama çektiğim eziyeti düşününce cesaret edemedim herkesin tatil günü olan pazar günü de gitmeyi. İlgi çok üst düzeydeydi.Çok güzel bir şey bu.

Ama artık demekki Fransız kültür'ün salonunda bu iş olmayacak.Dar geliyor.Bir çok kişi filmleri ayakta izledi.Bir çok kişi yere oturdu.En eziyetliside aralarda herkesi salondan çıkarıp salonu havalandırırken herkesin kapada beklediği tıkış tıkış anlardı.Bir daha ki salona girişte herkes yer kapmak için kapıdan ayrılmadı.Bu festival artık oturdu.Ve kesinlikle yer konusu çözülmeli.

Bunun dışında çok güzel filmler vardı.Fuaye deki setlerde foroğraf çekmişi bir fotoğraf sanatçısının sergisi ilgi çekiciydi.
Söyleyişiye giremedim.Çünkü film izliyordum.Filmler bittiğinde küçük salonda ayakta bile yer yoktu.
:)

Gülköy

Hafta sonu Gülköy isimli çok şirin bir sahil köyünde idim.İzmir den 40 dakka mesafede.Yol tamamen otaban.Karaburuna gelmeden önce sahil kenarında şirin bir yer.Tam kafa dinlemelik.Böyle yerleri daha çok seviyorum.

Ege-sev sitesi denilen sitenin şirin bir tesisi var.Güzel ve ucuz yemekler.Ve eski elektronik eşyaları koydukları vitrinde ilgi çekiçiydi.1920 yapımı telefonlar,hem televizyon hem radyo hemde teyip olan cihaz,vs...Yazlık siteler mevcut.Kiralanabilir belli sürelerde. Birde sahile inşaa edilmişküçük konteyner tarzı evlerde de kalınabilir.
resimleri aşağıdadır.












16 Kasım 2011 Çarşamba

Uluslararası İzmir kısa film festivali


Bu senenin proğramına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

                                                     http://www.izmirkisafilm.org/liste.html

15 Kasım 2011 Salı

Ordu - Şehir olan

Geçen günlerde Ordu 'daydım. İngilizce yazıyor olsam Ordu City derdim.Anladınız , şehir olanda yani.Diğeriyle barış zamanı için helalleştik.Aldık tezkeremizi çok şükür.

Dağ ile deniz arasına sıkışmış bir küçük karadeniz şehri.Alan olmadığından her yer tıkış tıkış.
Hava da hep bir bulut var.Bir yağıyor ,bir duruyor.Çorum'a gelene kadar güneş diye tanımladığımız hayat kaynağını görmek çok zor.

Klasik yeşil ve denizin buluştuğu tanımı yapılabilir. Şehirde "meşhur pideci" de pide yenebilir.Biraz ağır ama bence çok lezzetliydi.Yağlı yiyemiyorsanız üzerine tereyağ koydurtmayın.

Her yerde fındık satan dükkanlar var, onlara uğranabilir. Giresun fındığı satanlar da var.Onlar en iyi fındığın giresun fındığı olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle diyim giresun fındığı daha yağlı ve birazcık daha pahalı.

Şehrin merkezine büyük bir teleferik inşaa etmişler.Teknik detayları ve resimleri aşağıda göreceksiniz. Yapılması baya sürmüş.Mahkemeler,bürokrasilerle çok uğraşılmış.

Sonunda bitmiş.Deniz kenarından biniliyor ve boztepe denilen tepeye çıkılıyor.Çok güzel bir şehir turu oluyor.Boztepe'de yemek yenebilir çay içilebilir tesisler var.Çok güzel manzara resimleri de çekilebilir.

Benim çektiğim resimler aşağıdadır.










Mersin Sokakları



5 Kasım 2011 Cumartesi

Kurban

****Geçen sene bu günlerde yayınladığım bir yazı.Bizde Çetin Altan gibi olcaz mı? Bu yazı 37 yıl önce yayınlanmıştır falan....neyse...
 
 
****İbrahim başlangıçta hikayeyi yeniden anlatıp oğluna "burada seni ellerimle kurban edeceğim demek için ağzını açmadı. Sonunda, Allah'ın güvenine sığındı ve " İsmail rüyamda seni boğazlıyorum" dedi! Öylesine hızlı söylemişti ki bu kelimeleri kendisi bile işitmedi. Sonra sustu. Korkulu ve solgun, İsmail'in gözlerine bakmaya dayanamıyordu. İsmail babasının içinde bulunduğu durumu sezerek onu teselli etmeye çalıştı. "Baba itaatkar ol ve Allah'ın emrini yerine getirmek için tereddüte düşme. Beni de itaat edici olarak bulacaksın. Katlanabilirim ben " dedi. Allah Teala ders veriyordu. Bundan böyle Allah için insan kurban olarak kesilmeyecektir. İbrahim gibi, İsmail'ini seçip Mina'ya getirmelisin. Kimdir İsmail'in? Kendin bileceksin, başkalarının bilmelerine gerek yok. Karın olabilir, yeteneğin, işin cinsiyetin. gücün rütben Mevkin vs. olabilir. Hangisi olduğunu bilmiyorum, fakat senin İsmail İbrahim’in yanında ne kadar sevgiliyse senin yanında da o kadar sevgili olması gerekir!İsmail’in bazı göstergeleri, hürriyetini senden alan ve görevlerini yapmana engel olan her şey, seni eğlendiren gerçeği bilmen ve duymadan alıkoyan sorumluluğu kabul etmekten çok seni özür aramaya iten her şey ve yalnızca ileride desteğini almak için seni destekleyen her herkestir. Onu hayatında arayıp bulmalısın. Eğer Allah Teala’ya yaklaşmak istiyorsan, İsmail’ini Mina’da kurban etmelisin. İsmail yerine bir koyun kesmek kurbandır, fakat yalnızca kurban kesmek için, bir koyun kurban etmek kasaplıktır.


**** Hacc-Ali Şeriati

Hac esnasında Mina’da kurban kesen bir mümin eğer nefsinin kötü arzularını da boğazlamıyorsa kurban kesmiş sayılmaz
                                                                     Cüneyd-i Bağdadi 

24 Ekim 2011 Pazartesi

Kendime Düşünceler


Roma'nın filozof imparotoru
 Marcus Aurelius
 tarafından  "ta eis heauton" orjinal ismiyle yazılan 12 kitabın türkçeye "kendime düşünceler"  ve "düşünceler" olmak üzere iki şekilde çevrilmiştir.
 Marcus Aurelius'u gladyatör filminden 'de hatırlarız.Filmin başlarında oğlu tarafından öldürülen aksakallı imparotor dur.
 Marcus Aurelius stoacı bir filozoftur.Kitabın ilk bölümlerinde kimlerin hangi erdemlerini örnek alınması gerektiğini detaylıca anlatır.
Kendi kendine öğütler verir.Şöyle olmalısın bak sü nasıl oluyor gibisinden kendini motive edişini okurken isteyen kendi kendisyle de hesaplaşır.Önce sinde yaşamış filozafları(epiktetos,sokrates,Aristo,Epikur,vs) nasıl algıladığına ve onlardan nasıl faydalandığı çok net bir şekilde okunabilir.

2000 yıl önce yazılmasına rağmen okuması ve anlaması kolaydır.Felsefeye meraklı olanlar için güzel bir giriş sayılabilir.Tavsiye ederim.

Park Yeri Sorunu

Bornova' daki en önemli sorunlardan biri belkide araba park etmektir. Zaten apartmanlar konserve kutuları gibi iç içe durumdayken özellikle hafta sonu araba park etmek zulum olmaktadır.

Bornova'da en ideal park yerleri otoban altlarıydı.Altı ay önce karayolları oraları mantarlarla çevirene ve park etmeyi engelleyene kadar.

Sebebi , mantıklı bir açıklaması vardır elbet.Ama benim aklıma gelmiyor.

Güvenlik?
Sorumluluk almama?
Belediye-karayolları kavgası?
Pazar yeri olma olasılığı?
Özel yatırımcıya kiralanma isteği?

14 Ekim 2011 Cuma

Kubilay Tuncer

Bugün sizlere son yıllarda beni en çok etkileyen performanslardan birinin sahibini tanıtacağım. Hakkındaki bilgileri kendi internet sitesinden aldım(http://www.kubilaytuncer.com/)

Özgeçmişini okuduktan sonra performansıyla ilgili hayranlığım daha da arttı.Özgeçmişi okuyun sonra hangi performansıyla hayranlığımı kazandığını anlatayım.

Kendisine QB diyor bende aynen aldım. QB: Kubilay Tunçer

Susam Sokağı:
Televizyon klasiği bir çocuk programı. QB, özgün Susam Sokağı’nın yazarlarından biridir.
Olağan Mucizeler :
Lale Mansur'la birlikte kurdukları Açık Tiyatro'nun ilk oyunu. Oyun, QB'ye AFİFE EN İYİ OYUN YAZARI ödülü getirdi ve oyunculuğuyla da övgüler toplamasına neden oldu. Olağan Mucizeler Edinburgh Festivaline katılan ilk Türk oyunuydu ve İngilizce olarak sunularak muazzam bir ilgiyle karşılandı.Londra'da uzun süre sergilendi ve Türkiye temsillerinde 60bin'den fazla seyirciyle buluştu.
Anrico'nun Peşinde :
QB'nin 18 yaşında yazdığı bu oyun önce Liverpool'da sonra da Ankara Devlet tiyatrosunda sahnelendi. Türkiye'de en çok sahnelenen oyunlardan biri olma özelliğini koruyor.
Mutluluk :
Abdullah Oğuz'un büyük ses getiren filmi.
QB, filmin senaryosunu yazdı ve filmin en akılda kalan karakterlerinden biri olan "Balıkçı"yı canlandırdı.
Gümüş :
Kanal D'nin efsane dizilerinden biri. QB dizinin ilk bölüm senaryolarını yazdı ve özgün kurgusunu oluşturdu.
Maçolar :
Show TV. Senaryo.
Hüsnü Aşka Dair :
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin dev çağdaş dans prodüksiyonu.
Beyhan Murphy'nin koreografisi ve Rahman Altın'ın müzikleriyle
sahnelenen eserin librettosu (metni) ve özgün şiirleri QB'ye aittir.
Kubilay QB Tunçer, daha önce de Ankara Devlet Balesi prodüksiyonu
olan Seyahatname'nin illüzyon danışmanlığını yapmıştı.
Oyunculuklar
Film -Balans ve Manevra, Araf, Mutluluk, The Market
Tv: Yaşayan Umutlar, Cinlerle Periler, Şaşıfelek Çıkmazı, Ödünç Hayat
Reklam : Danotte , Beko (danışman)
(kitap kapakları)
İstanbul Devlet Opera ve Balesi : Beyhan Murphy
Koreografi : Barbaros
Metin Yazarı & Librettist : Kubilay Tunçer
istanbul Devlet Opera ve Balesi
Cardenio
Yazar & Yönetmen : Kubilay Tunçer
Shakespeare 'in Kayıp Oyunu efsanesi dünya çapında bir gelenek haline geliyor. Dünyanın en önde gelen Shakespeare uzmanlarından Harvard Üniversitesi Rönesans Edebiyatı Profesörü Stephen Greenblatt, dünyanın 20 ülkesindeki 20 oyun yazarına Shakespeare 'in Kayıp Oyunu Cardenio 'nun kendi çağ ve kültürlerindeki teatral geleneğe verdiği ilham üzerinden bir oyun yazmalarını istedi. Türkiye 'de böylece "Cardenio İstanbul" da doğdu.
Stephen Greenblatt
Herkes Sihirbaz Olacak - çocuk oyunu
Yazar & Yönetmen : Kubilay Tunçer
QB Tunçer sahne sihirbazlığına ABD'de başladı. Çalışmalarını Türkiye'de Prof. Metin And'la sürdürdü. Las Vegas, Londra, Sydney, Paris gibi birçok dünya kentinde gösteriler yaptı ve Türkiye'de uzun soluklu turneler düzenledi.
"Dikkat Kandırılıyorsunuz" ve "Sihirbaz" adlı sahne şovlarını gerçekleştirdi.
TRT'de "Tele Pazar" programında 10'ar dakikalık canlı sihir gösterileri yaptı.
ATV'de Hokus Pokus adlı sihir şovunda dünyaca ünlü yetenekleri Türkiye'de
ağırladı.
"Herkes Sihirbaz Olacak" adlı sihir kitabı alanında en çok satan kitap
olma özelliğini koruyor.
QB şirketler için özel gösteriler ve sahne şovları da gerçekleştiriyor.
Sahnede otomobil kaybetme ya da bir ilacın lansmanını
sihir üzerine inşa etme  gibi yaratıcılık gerektiren sayısız
projede büyük şirketlere çözüm ortaklığı sunmayı sürüdürüyor.

Evet, güçlü bir yazar,başarılı bir oyuncu ve ünlü bir sihirbaz.Bir koltukta birden fazla karpuz var.Ama hiçbiri düşmemiş.
QB yi araştırmama vesile olan performansı ŞAKİR.Bir zamanlar Anadolu'da ki otopsi tekniksyeni olan ŞAKİR.Otopsi sekansının başında burnuna sigara sokmasıyla işkillenmiştim ama sonradan öyle şeyler yaptıki unutuverdim.
QB mızmız devlet memuru ŞAKİR. O kadar doğal ve gerçekciydi ki o memur bir ara acaba gerçekten otopsi teknisiyneni olabilir mi diye de düşündüm.
Bravo QB,bundan böyle gözüm üzerinde!

13 Ekim 2011 Perşembe

Garajları seviyorum


Benim artık biraz umudum var. Güzellik yarışmalarında bu sene dünyada savaşlar olmasın diyen sarışın genç kızın dileğine azıcık inanıyorum.

Kapitalizm olduğu sürece olamazdı daha önceki inancım.Şimdiki sebebimde kapitalizm.Vahşi kapitalizm.

Eskiden dünyanın en zenginleri silah endüstrisiydi.Ve ekonomik krizden çıkmak için bu endüstriyi hareketlendirmek gerekiyordu.
Evrendeki çoğu savaşın sebebiydi bu.Bunun için savaşlar çıkıyor insanlar ölüyordu.
Ama beni birazcık umutlandıran şey 40 yıl önce garajlarda çalışmaya başlayan sivilceli ergenler.
Artık onlar zengin yada onları takip eden yeni ergenler dünyanın en zengini.
Onların para kazanması için birilerini ölmesine gerek yok.

Sadece birilerinin google da bir şey araması veya başka birinin facebookta arkadaşlarıyla birşey paylaşması yada başka birinin Ibilmemnesiyle birşeyler yapması yeterli.

Yine kapitalizmin vahşi kuralları,yine rekabet ama en azından sektörün kaydığı nokta umut verici.

Garajları seviyorum.

Bornova Belediyesi

İşyerimin yakınındaki yol kazılmış.Kim kazmış bilmiyorum ama çukuru açık bırakmış.Arabayla geçmek bir büyük zulum.
Geçen yağan yağmurdan sonra geçmek artık imkansızlaştı.Gün içindeki eğlencemiz oraya saplanan arabaların geçme çabalarını izlemekti.
neyse Bornova Belediyesini aradık ve 1(bir) gün içinde geldi asfaltladı.

tebrikler bornova belediyesi,kamuda bazı şeyler değişti galiba.buna alışmakta zaman alcak ama güzel oldu.

6 Ekim 2011 Perşembe

Steve Jobs


Kimi zaman başarılı olmanın ağırlığıyla, yeniden başlamanın hafifliği yer değiştirmelidir

3 Ekim 2011 Pazartesi

Metin Yurdanur ve iki Adanalı

Dün sabah Ege üniversitesindeydim. Bazı Metin Yurdanur heykeller belli süreliğine sergileniyordu.

İki tanesinin resmi aşağıdaki gibidir.Kimmi onlar? Yaşar Kemal ve Abidin Dino.


27 Eylül 2011 Salı

Bir zamanlar Anadolu da

Nuri Bilge'nin filmi şöyleydi böyleydi demeyeceğim gidin izleyin ve "iyiki sinema varmış" deyin.
ben filimden aklımda kalan sahneleri yazacağım,ekleme yapabilirsiniz. izlemeyenler sayfadan ayrılsın.

İki şöförün sağa/sola yatır muhabbeti.
Manda yoğurdu.
Bizim anamız ağlıyor halayı o çekiyor.
Koyun eti,elektriğin kesilmesi,dıştan okunan dualar.
Benim durumum iyi ,oğlan polis.
O durumda yarım akıllı çocuğun kola istemesi.
Çok güzel genç bir kızın  orta yaşlı erkeklerde yaptığı etki.
Rüzgar kesilince elektrik kesilen köye morg isteği.
İki memurun ceset torbası unutulduğunda birbirine suç atması.
Savcının iş ona geçince coşması,bunu gören komserin içlenmesi.
Güneş doğarken arabada dinlenen Neşet Ertaş.
Arap'ın hanım köye gitmek istememesi.
Arap'ın her fırsatta yiyecek birşeyler bulması cesedin yanına bile kavun sıkıştırması.
Komserin hanımıyla telefonda konuşurken çektiği eziyet.
Doktorun benim burda ne işim var halleri.
Savcının yüzünde akan siyahlıklar(sebebini hala merak etmekteyim)
Savcının hanımının kendinden intikam aldığını anladığı andaki suratı.
Babası yeni ölen çocuğun arkadaşlarına topu geri atması.
Eşi yeni ölen kadının morga topukluyla gelmesi.
Katil fazla ceza almasın diye canlı canlı gömüldüğü anlaşılan cesete,öldükten sonra gömüldü raporu veren doktorun suratına sıçrayan kan. Artık oda temiz değil.
Ölüyü dün şehirde görüldüğü dedikodusunun kentte yayılması.
Katilin muhtarın evinde ölünün hayalini gördüğünde sevinmesi,pişmanlığı.
Katile nasıl ölüyü bağlarsın diyen memurun,biraz sonra sıkışınca acaba bizdemi bağlasak demesi.
Doktora komser doktorun odasında konuşurken odaya elinde karnesi ile dalan yaşlı adamın hemen geri çıkması.
Gecenin karanlığında görünen araba ışıkları.
Sert görünüşlü polisin  naif telefon melodisi.
Çalışmayan arabayı ittirme acemilikleri.
Savcının arkasından hep atan komserin onun prostat olduğunu iddia etmesi.
Otopsi sahnesi,aç şakir!
..Ve evet Şakir,mızmız ama idealist morg memuru.Bizimkiler ele oturmuyor:)



22 Eylül 2011 Perşembe

Oraya gelir saçınızı çekeriz!

20 Eylül'de Fenerbahçe'nin cezası nedeniyle sadece kadınların ve çocukların alındığı bir maç oynandı.Dünyada bir ilkti.50000 taraftar ve hic erkek yoktu. Boş tribünlere oynanan maçla kıyaslanırsa kesinlikle daha iyi idi.

20 Eylül 2011 Salı

Bornova Meydan'daki Amazon


Bornova Meydan'da büyük bir Amazon keykeli var. Vakti zamanında belediye tarafından dikilmiş. "İzmir’in ilk kurucusu veya fatihi olan Amazon kadınını temsil ediyormuş." Heykelin altında “Anaların Anası Kibele’nin kadın savaşçıları Amazonlar. Saygıyla anıyoruz.” yazıyor.

Benim bir berberim vardı oda derdi ki ,izmir'in rüzgarı heykelin orda taksim edilir.:) Hakikaten de çok eser...

Kemeraltı'ndan enstantaneler

Hayata Hoş Geldin Bebek Şenliği 2!!!

9 Eylül 2011 Cuma

Zeugma Mozaik Müzesi


Hafta sonu Gaziantep'teydim.Çocukluğumdan beri ipek yolu olarak bildiğim yol üzerinde deve heykellerinden oluşan kervanı görünce heyecanlandım. Bilimin ve Fennin gelişmesine vesile olan tarihi ipek yolu yıllar sonra hatırlanmış ve çok şık bir şekilde anılması hoşuma gitti.



Develerin tam karşısına Zeugma Mozaik Müzesi yapılmıştı.Resmi açılışı yapılmamasına rağmen(resmi açılışı bugun başbakan tarafından yapılacak) ziyaretçi kabul ediyordu.


Hemen girdim.Kısaca Teknik bilgileri verdikten sonra izlenimlerimi paylaşacam.2008 yılında inşaatına başlanan müze 55 milyon dolara mal olmuş.

Sergilenen 1700 m2 mozaik ile dünyanın en büyük mozaik müzesi olma ünvanını elde etti.Daha önce bu ünvan Tunus'taki Bardo müzesinde idi.


İzlenimlerime gelince kesinlikle gördüğüm en modern müze diyebilirim.Türkiye'de ben benzerini görmedim.Mozaikler inanılmaz ,harikulade!Hep sitem ettiğimiz müzelerin çağın gerisinde kalması bu müzede geçerli değil. Teknoloji en üst seviyede ve tarihle uyumlu bir şekilde kullanılmış.


Mesela Zeugma kentinde gibi mozaikle süslü sığ havuz animasyonun içine girince ,havuzun dalgalanması ve balıkların sen onlara yaklaşınca kaçması inanılmaz mozaiklerin de arka fonda olmasıyla insanı gerçekten binlerce yıl önceye götürüyor.


Çok büyük mozaiklerin çalınan parçaları animsayonla tamamlanınca hem insanın içi cız ediyor hemde o büyük şaheserleri görmüş gibi olmak bile insana heyecan veriyor.



Mozaiklerin yanındaki dokunmatik ekranlarla mozaiğin çıkarılma aşamalarını,mitolojik anlamını ve müzeye gelme sürecini detaylı bir şekilde izleyebilirsiniz.


Çocuklar için oluşturulmuş  yine teknoloji kullanılarak çeşitli oyunların olduğu bölüm çocuklar kadar büyüklerinde ilgisini çekebilir.:)


Yetişkinler için olan dev dokunmatik ekranlarda mozaik kazısı yapma animasyonu enfes.Kumları temizlerken çingene kızının kum taneleri arasında belirmesi heyacan verici.


Yada bulmaca sevenler için dokunmatik ekranlarda mozaikler puzzel formatında yüklenmiş ve sizden eksik parçasını bulmanız isteniyor.Bu uygulamalarlada zaman geçirebilirsiniz.



Siz siz olun müzenin sinamasında Zeugmayı,mozaikleri anlatan 10 dakikalık filmi izlemeden çıkmayın .Pişman olursunuz.Çok kaliteli enfes bir film hazırlanmış.



Emeği geçenlere teşekkürler.Antep artık daha farklı bir boyutta.